Hukuk Genel Kurulu 2008/11-775 E., 2008/753 K.

HÜKÜMSÜZLÜK
MADDİ HATA
MARKA
TERKİN VE TESCİL
VEKALET ÜCRETİ


556 S. MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KA… [ Madde 7 ]


“İçtihat Metni”

Taraflar arasındaki hükümsüzlük, iptal, terkin ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.3.2004 gün ve 2002/739-2004/135 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 31.5.2005 gün ve 2004/8083-2005/5682 sayılı ilamı ile, (““…Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda müvekkili şirketin temsilcisi Tuncay Okan tarafından daha önce hazırlıklarına başlanarak Temmuz 1998 ayından itibaren “KAPI PENCERE” ve “PENCERE” isimli dergilerin yayın hayatına sokulduğunu, öncesinde bu çalışmaları öğrenen davalının ise 19.03.1998 tarihinde “KAPI PENCERE”, ve daha sonra da “PENCERE” ismini kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, anılan marka tescillerinin hükümsüzlüğüne ve iptaline, terkinine ve mümkünse kendi adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, asıl ve birleşen davaların reddini savunmuştur.

Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı adına tescilli markanın 556 s. KHK 7/c maddesi kapsamı gereğince marka olarak tescili mümkün olmadığı gerekçesiyle, markanın hükümsüzlüğüne ve ancak davacı adına tescili isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/c bendine dayalı, markanın, hükümsüzlüğün tespiti, iptali ve terkini istemine ilişkindir.

Davada, “PENCERE” ve “KAPI PENCERE” markalarının, davalı adına 09 ve 16 sayılı emtia sınıfı için tescilli olduğu ve davacıya ait bu hususta bir tescilin olmadığında bir uyuşmazlık yoktur. Mahkeme kararında, davalının markasının anılan kararnamenin 7/c bendine göre cins isim niteliğinde olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuş olup, davacının öncelik ve tanınmışlık iddiaları bakımından, lehine hüküm kurulmamış olması, davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan, bu hususta da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davaya konu markaların, anılan kararnamenin 7/c bendine göre cins isim sayılıp sayılamayacağı ve buna göre marka olarak tescilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Markaların Korunması Hakkında KHK.nin 7/c maddesinde “ticaret alanında cins, çeşit, kalite, miktar, amaç, değer coğrafi kaynak veya malların veya hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların marka olarak tescil edilemeyeceği öngörülmüş ise de, “PENCERE” ve “KAPI PENCERE” sözcükleri, bu hüküm anlamında bir dergi, broşür, disket gibi bir basılı eser cinsi değildir. Bu nedenle, anıldığı şekilde marka olarak tescil edilmesi, 556 sayılı KHK nin 7/c bendi kapsamında cins isim sayılamaz. Bu durumda da marka olarak tesciline de bir engel yoktur.

O halde, mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar vermek doğru olmamış ve bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir… ”)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl dava ve birleştirilen dava, davalı adına 09 ve 16 sayılı emtia sınıfı için tescilli ‘ ‘kapı pencere’ ve ‘ ‘Pencere’ markalarının hükümsüzlüklerine, iptallerine, sicilden terkinlerine ve davacı adına tescillerine karar verilmesi istemine ilişkindir.

Davacı P.. Tanıtım ve Org.Yayıncılık ve İnş.Tic.Ltd.Şti. vekili, asıl ve birleştirilen davasında, davacı şirketin kapı-pencere sektörüyle ilgili olarak “

“Kapı&Pencere”

” isimli dergiyi 1998 yılından beri yayımladığını ve meşhur hale getirdiğini, davalının da yine aynı sektörde “

“Pencere”

” isimli bir dergi çıkartmakta olduğunu; davacının Kapı&Pencere dergisini yayımlayacağını öğrenen davalının, kötüniyetli olarak Pencere ve Kapı pencere isimlerini kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini; böylece, davacının isminden ve başarısından yararlanmaya çalıştığını; bu markaların davalı adına tescilinin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nin 7/c maddesine de aykırı olduğunu, zira, anılan sözcüklerin ticaret alanında çeşit, vasıf olarak kullanılan isimler olduğunu, herkes tarafından kullanılabileceğini, tek bir kişi adına tescil edilemeyeceğini ve marka olarak kullanılamayacağını ileri sürerek, davalı adına tescilli “

“Kapı Pencere”

” ve “

“Pencere”

” markalarının hükümsüzlüğü ve iptali ile sicilden terkinine, marka olarak tescili mümkün ise bunların davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ahmet Küçükkalfa vekili, davacının öncelik ve tanınmışlık iddialarının doğru olmadığını, Kapı Pencere veya Pencere markalarının, kapı ve pencere üreten ve satanlara göre cins ve vasıf unsuru taşıdığını ve sadece bu ticareti yapanlar bakımından genel olduğunu; bu tür imalat ve satış yapan firmalara bu markayı tescil hakkı verilemeyeceğini, ancak, bir başka alanda, örneğin bir dergi için bunun marka olarak tescil ettirilebileceğini, davanın reddi gerektiğini cevaben bildirmiştir.

Yerel Mahkeme; bilirkişi raporundaki değerlendirmeleri benimsemek suretiyle, davalı adına 09 ve 16 sınıfa giren emtialar için tescilli bulunan Kapı Pencere ve Pencere markalarının, özel bir zihni çabaya mahal bırakmadan, mal ile sıkı ilişki sebebi ile malın belli bir özelliğine ve çıkartılan dergi ve ağırlıklı olarak kapı ve pencere ürünlerini tanıtmaya yönelik olduğu, derginin cins ve çeşit amacını göstermeye yönelik esas unsur olarak kullanıldığı veya kullanılacağının anlaşıldığı, dolayısıyla söz konusu markaların 556 sayılı KHK hükümleri çerçevesinde düzenlenen mutlak red sebeplerinin düzenlendiği md7/l-c bendi kapsamında bulundukları ve davalı adına tescillerinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın ve birleştirilen davanın kesmen kabulüne, davalı adına tescilli her iki markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, bunların kendisi adına tescili yönündeki davacı isteminin reddine karar vermiş; Özel Daire metni yukarıda bulunan ilamla kararı bozmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.

Direnme kararı taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.

Direnme kararının hüküm fıkrasında, davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinin davalı yararına takdir edilmiş gibi gösterilmesine ilişkin maddi hata, Yerel Mahkemece talep üzerine 9.11.2007 günlü kararla düzeltilmiş olduğundan, davacı vekilinin buna yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

 Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ

Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin, temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine,

 İkinci bentte açıklanan gerekçeyle de davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığından 24.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın